Herkesin görünen ya da görünmeyen bir sebebi vardır; dudak tiryakiliği, mutluluk, dert, özentilik, alkolle giderinin olması vs. Belki zorlamadan 100 tane daha bahane ya da sebep bulurum.
Peki ya sigara acaba benim için ne ifade ediyo? Gecenin şu saatinde derdim ne ki bi sigara daha yaktım? İçimdeki arabesk odun dio ki; "Ben kimseyi yarıyolda bırakmadım, hele benim için yanıp kendini tüketen hiçbir şeyi..."
Canım sıkılır, efkar yaparım, depresif moda geçerim derdime ortak olur. Sustuğumda asla "konuş" die başımın etini yemez, güldüğümde "sırıtma" demez, kafam güzel olsa "çok içme bokunu çıkartıyosun" demez, ne zaman biriyle sıkıntılı bi konuşma yapsam düşünmeme olanak verir.
En önemlisi ne zaman canım sıkılsa, dertlensem gecenin ya da sabahın 5.20sinde derdime kimseyi etmem yaktığım sigara haricinde. Oda sesini çıkarmaz, benle birlikte ince ince yanar, kendini tüketir. Belkide sigarada bulduğum kendimdi. Onun dumanı etrafta dağılıp giderken benimse dumanlarım anca kafamda kurduğum hayallerle birlikte dağılıp gider. Evet kokusu berbat, tadını oldum olası sevmedim. E ne yapayım gülün güzelliği bana hep elime batan dikenin acısını unutturmuştur
üç şizofrenin günlüğü
29 Şubat 2012 Çarşamba
Duvarla Konuşan Adam- İyi de bi adam nie duvarla konuşur?
Hepimizin başına gelmiştir, ya canımız konuşmak ister konuşacak kimsemiz olmaz, ya da dinleyen insan bulunur ama konuşmak içinden gelmez. Ya da bazen konuşursun ama kimse seni anlamak için uğraşmaz. Aslında ben kimi anlamak için çaba sarfettim ki?
Anlatmak istersin, içini dökmek... rahatlamak. Kulağa ne kadar hoş geliyo. Fakat istediğim neye sahip oldum ki buna sahip olayım. Sevmek istersin olay ticarete dökülür ve sevgiye karşılık beklenir, laf anlatırsın koşullar anlaşılmak için uygun değildir, beklentilerden ya fazlasını verirsin ya da karşılayamazsın. Gece olur, sırf gıcıklık olsun die güneşin doğmasını beklersin. Bulutlu bir gün olacağını bilerek hemde. işte böyle bi durumda duvarla konuşmaya başlar insan. Nasılsa konuştuğun insan seni anlamak için uğraşmaz, beklenti içinde olur, ya daha duygusaldır ya da duyguları alınmıştır, duymamazlıktan gelir ya da sesin ona ulaşmaya yetmez. mutlaka etrafta bir duvar vardır ya insanın içinde, ya arasında ya da arkasında. yönü farketmiyo. Ama mutlak gerçektir etrafta bulunan duvar. Çoğu sefer farketmesekte genelde portre bulunan bir duvara konuşmuşuzdur, kendimizi ifade etmişizdir. Ben artık sıkıldım insan süsü verilmiş duvarlarla konuşmaya çalışmaktan.
En yakın duvara döndüm, derdimi anlattım. Beni oda anlamadı, ama numara yapmadı en azından. Sahte bir ilgi göstermedi. Saatlerce dinledi, gıkını bile çıkarmadan hemde. Derdim var dediğimde sırtını dönmedi, beklentisi olmadı benden, ya da benim bir beklentim.....
Anlatmak istersin, içini dökmek... rahatlamak. Kulağa ne kadar hoş geliyo. Fakat istediğim neye sahip oldum ki buna sahip olayım. Sevmek istersin olay ticarete dökülür ve sevgiye karşılık beklenir, laf anlatırsın koşullar anlaşılmak için uygun değildir, beklentilerden ya fazlasını verirsin ya da karşılayamazsın. Gece olur, sırf gıcıklık olsun die güneşin doğmasını beklersin. Bulutlu bir gün olacağını bilerek hemde. işte böyle bi durumda duvarla konuşmaya başlar insan. Nasılsa konuştuğun insan seni anlamak için uğraşmaz, beklenti içinde olur, ya daha duygusaldır ya da duyguları alınmıştır, duymamazlıktan gelir ya da sesin ona ulaşmaya yetmez. mutlaka etrafta bir duvar vardır ya insanın içinde, ya arasında ya da arkasında. yönü farketmiyo. Ama mutlak gerçektir etrafta bulunan duvar. Çoğu sefer farketmesekte genelde portre bulunan bir duvara konuşmuşuzdur, kendimizi ifade etmişizdir. Ben artık sıkıldım insan süsü verilmiş duvarlarla konuşmaya çalışmaktan.
En yakın duvara döndüm, derdimi anlattım. Beni oda anlamadı, ama numara yapmadı en azından. Sahte bir ilgi göstermedi. Saatlerce dinledi, gıkını bile çıkarmadan hemde. Derdim var dediğimde sırtını dönmedi, beklentisi olmadı benden, ya da benim bir beklentim.....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)